SULUİN MAĞARASI
Suluin mağarası, 80 metrelik giriş ağzıyla Asya Kıtası nın bilinen en derin mağarasıdır. Yirmi yedi Ağustos 1995 tarihinde bir su altı araştırma ekibinin Suluin Mağarası na yaptıkları dalışta 122 metre ye kadar inmişler,fakat mağara sonuna ulaşamamışlardır.
ŞEHİR İÇİ KALINTILAR
Şu anda Finike de Kale mahallaesi ile Deniz Kuvvetleri Dinlenme İstasyonu arasında Hellenistik döneme tarihlenecek bir gözetleme kulesi; alt kısmı Roma çağı, üstü Bizans dönemine ait sur kalıntılarıyla Kale mahallesi veya şimdiki Deniz Lokantası bitişiğindeki ‘kule’ bu dönemi yansıtmaktadır. Kuzeyden güneye ve barıdan doğuya sıralandığında, Çağman M.Ö.4.yy la tarihlenen ilginç lahit; Alacadağ, Muskar, erken Bizans dönemine ait manastır, kule ve kliseler Kale-Elmalı-Finike ilçelerinin sınırlarında ve Finike ilçesi sınırları içinde kalan kalıntılardır.
OLYMPOS VE ÇIRALI
Antalya’nın batısında Kemer ile Adrasan arasındadır. Antalya-Kumluca yolunda Phaselis’i geçtikten sonra Çıralı ve Olympos’a giden yolları gösteren iki işaret görülür. Her iki yolla da Olympos’a ulaşılır. Çıralı, Olympos antik kentinin yanındaki köyün adıdır. Olympos M.Ö. II.yüzyılda kurulmuş bir liman kentidir. M.S. XV.yüzyıla kadar varlığını korumuştur. Ünlü Bellerophontes efsanesi burada geçmiştir. Antik kent eşsiz güzellikteki bir vadinin iki yakasındadır. Vadi ve kentin denize ulaştığı yerde kumsal çok güzel bir plaj oluşturur. Olympos’dan yaya olarak bir saatte ulaşılabilen Çıralı ilginç bir doğa harikasıdır. Yerli halkın “Yanar” dedikleri bu dağda, doğal gaz sızıntısının oluşturduğu ve binlerce yıldır hiç sönmeden yanan alevler yükselir gökyüzüne. Buraya ilk kez gelenlerin Çıralı Köyü’nden bir rehberle birlikte Yanar’a gitmelerini öneririz.
ARYKANDA
1938 de İngiliz gezgin Charles Fellows tarafından keşfedilen arykanda, Lykia dilindeki adında ARYKAWANDA: Yüksek kayalığın yanındaki yerleşim yeri; şu andaki verilere göre M.Ö.3. binyıl sonu 2. bin başından itabaren iskan edilmiş bir kenttir. Komşu Limyra, Mrya ve Patara’da ele geçen taş baltalar ve Semahöyük buluntuları bu kanıyı desteklemektedir.
Kentin en yüksek zirvelerinden biri üzerinde Lykia bölgesi için önemli Hellenistik döneme ait bir gözetleme kulesi bulunmaktadır.
Arykanda antik kenti Finike-Elmalı üzerinde Finikeden yaklaşık 30 km uzağındadır.
PHASELİS
Antalya – Kumluca karayolunun 57. km.’sinden güneye dönüldüğünde yaklaşık 1 km. sonra Phaselis’e ulaşılır. Kent M.Ö. VII. yüzyılda Rodos’lular tarafından kurulmuştur. Uzun yıllar Likya’nın doğu kıyısının en önemli liman özelliğini korumuştur. Phaselis’in üç limanı vardır. Kuzey Limanı, Savaş Limanı veya Korunmuş Liman ve Güneş Limanı. Bunlardan en önemlisi güneydekidir. Kentin ortasında 20-24 metre genişliğinde muhteşem bir cadde vardır. Bu caddenin güney ucunda Hadrian Kapısı bulunur. Caddenin iki yanında gezinti yolları ve dükkanlar vardır. Bunların da yakınında Hamamlar, Agora ve Tiyatro gibi kamu yapıları bulunur. Bu yapıların tarihinin M.Ö. I. ve II. yüzyıla kadar uzandığı ileri sürülmektedir. Kent merkezi ile 70 m. yükseklikteki plato üzerine kurulmuş olan yerleşim yeri arasında su kanalları vardır.
THERMESSOS
Antalya çevresindeki antik kentlerin en ilginçlerindendir. Toros Dağları üzerinde 1050 m. yükseklikte kurulmuş bir Pisidya kentidir. Termessos Ulusal Parkı içinde bulunması ve koruma altında tutulan çok sayıda bitki ve hayvan türü ile birarada bulunup eşine az rastlanır bir sentez oluşturması ayrı bir özelliğidir Termessos’un. Antalya-Burdur karayolunun 11. km.’sinden Korkuteli yönüne dönüldüğünde 14 km. sonra Termessos işaret levhası görülür. Buradan Termessos’un uzaklığı 9 km.’dir. Termessos’u gezmek için biraz zaman ve biraz da yürümeyi sevmek gereklidir. Çünkü kent tamamen dağlık ve engebeli bir alanda kuruludur. Termessos insanlarına Solym’ler denilmektedir. Solym’ler diğer antik kentlerdekinin aksine denizden gelen kavimler değildirler. Tamamen Anadolu kökenlidirler. Termessos’un bilinen tarihi Büyük İskender’in İ.Ö. 333 yılında Termessos’u kuşatmasıyla başlar. İskender, şahin yuvasına benzettiği bu kenti alamamıştır. Termessos İ.S. V. yüzyıla kadar varlığını sürdürebilmiştir. Kent Surları, Hadrian Kapısı, Su Sarnıçları, Tiyatrosu, Gymnasiumu, Agorası, Odeionu ve Hereonu kentin önemli yapıtlarından bazılarıdır. Geniş bir alana yayılmış mezarlığı, Alketas, Agatemeros ve Arslanlı Mezar gibi anıt mezarlar herkesin hayranlığını toplamaktadır.
PERGE
Antalya’nın 18 km. doğusunda Düden ve Aksu akarsuları arasında kurulmuştur. Antalya’dan Alanya yönüne giden yolda Aksu’dan kuzeye dönülür ve 2 km. sonra Perge’ye ulaşılır. Deniz kıyısında bulunmadığı için Korsanların baskı ve yağmalarından uzak kalmıştır. Bu nedenle gelişme sürecinde duraklamalar görülmez. Kuruluşu M.Ö 1200 yılındadır. M.S 334 yılında Side gibi Perge de Büyük İskender ile antlaşma yapmıştır. Böylece kent savaşmamış, yakılıp yıkılmamıştır. Helen, Roma ve Bizans dönemini yaşamıştır. 15000 kişilik tiyatrosu M.S II. yüzyılda yapılmıştır. Tiyatronun hemen yakınındaki stadyum 12000 izleyici alır. Ege bölgesinde Aphrodisias’taki hariç tutulacak olursa en iyi korunmuş Stadyumdur. Stadyumun oturma yerlerinin altında dışa açılan ve dükkan olarak kullanıldığı sanılan 30 adet oda vardır. Son yıllarda yapılan kazılarda çok sayıda heykel ve sanat eseri bulunmuştur. Kapıları, Agorası, Nymphaeumu, Sütunlu caddeleri, Mezarlığı, Bazilikası ve Akropolu Perge’nin görülmeye değer yerlerinden bazılarıdır.
ASPENDOS
Antalya-Alanya karayolunda Serik’i geçtikten sonra kuzeye dönülerek 4 km.’lik Aspendos yoluna girilir. Geçmisi M.Ö. V. yüzyila kadar uzanir. M.S II.yüzyilda yapilan tiyatrosu Selçuklu’lar devrinde kervansaray olarak kullanilmis ve zaman zaman onarilmistir. Sahnesi ile birlikte günümüze degin en iyi sekilde korunabilmis nadir tiyatrolardandir. Tiyatro, bir kisiye 0.50 m. oturma yeri hesabiyla 7000 kisiliktir. Orkestra bölümü de ayrica 500 izleyici alir. Günümüzde çesitli konser, senlik, festival ve yagli güreslerde kullanilmaktadir. Aspendos’da diger yapilarin yani sira Agora, Bazilika, Nymphaeum ve 15 km. uzunlugunda kemerli su yollari görülmege deger yapilardir.
Kekova
Antik şehirleri Simena ve Teimiussa ile uzun ve dar olan Kekova adası; antik olmasına rağmen, hala gemiler için iyi korunmuş bir liman olan bir koyun önünde uzanır. İçinde Teimiussa’nın antik kalıntılarını barındıran, balıkçı köyü Üçağız, koyun iç tarafındadır. Teimiussa ismini, Yunanca “üç ağız” anlamına gelen “eristomo” sözcüğünden almıştır. Bu isim coğrafi konumundan kaynaklanmaktadır. Bu üç ağızı, adanın doğusunda ve batısında bulunan kanal şelindeki iki giriş oluşturur. Simena’nın antik yerleşmesi doğu girişine hakim bir manzara ile Kale Köyü’nün civarında uzanır. Koyda, deniz seviyesine kadar yuvarlanan taşlar, bir takım küçük adalar oluşturmuştur. Eski çağlarda, kayalardan yontulan büyük taş bloklar inşaat amacıyla kullanılmıştır.
MYRA
Finike ile Kaş arasında, Finike’ye 25, Kaş’a 48 km. uzaklıktadır. Eski çağ Likya’sının en önemli 5 kentinden birisi olup kuruluşu M.Ö V. yüzyıla kadar uzanır. Eskiden bir kıyı kenti iken Demre çayının getirdiği alüvyonlarla günümüzde denizden içeride kalmıştır. M.S IX. yüzyılda Arap akınları sonucu terk edilmiştir. Kaya Mezarları, Tiyatro ve St.Nicholas Kilisesi varlığını günümüze değin sürdürebilmiş yapılardan bazılarıdır.
M.S 245 yılında Fethiye yakınlarında Patara kentinde doğan St.Nicholas (Aziz Nikola, Santa Claus, Heilige Nikolaus, Noel Baba) ölümü olan M.S 326 yılına değin Anadolu’da yaşamış bir azizdir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim görmüş ve kendini insanlara adamıştır. Yaptığı yardımlarla çevresinde sevgi bağı oluşturan St.Nicholas, denizcilerin ve çocukların koruyucusu olarak Noel Baba adı ile bu güne değin yaşatılarak efsaneleştirilmiştir. Demre Piskoposu olarak çevresinde yaptığı dini ve sosyal çalışmalarla halkın sorunlarına insancıl çözümler getirmiştir. Öldükten sonra Demre’de gömülmüş ve adına bir kilise yaptırılmıştır. St. Nicholas’ın kemiklerinin bir kısmı 1087 yılında İtalyan tacirler tarafından Bari’ye kaçırılmıştır. Ancak acele ile götürülemediği anlaşılan bir kısım parçaları ise bugün Antalya Müzesi’nde sergilenmektedir.
Hollanda’da Sinterkoas, Fransa’da Pere Noel, İngiltere’de Father Christmas, Amerika’da Santa Claus ve Almanya’da Heilige Nikolaus hikayelerinin aslı St. Nicholas’dır.
Bugün pek çok ülkenin baş azizi olan St. Nicholas’ın ölüm tarihi olan 6 Aralık’ta törenler düzenlenir, çocuklara hediyeler verilir ve bu kutlamalar Noel Yortusuna değin uzayarak yeni bir yıl özelliği kazanır. 1951-55 Yıllarında St. Nicholas’ın aslında Santa Claus (Noel Baba) olduğu ortaya çıkarılmış ve konu ülkemizde önem kazanmıştır. Radyo ve gazeteler bir çok yayın yapmış, 1955 yılında Noel Baba adına posta pulu çıkarılmıştır. Daha sonraları Demre’de Noel Baba şenlikleri düzenlenmeye başlanmıştır.
Dünyada ilk kez 5-7 Aralık 1983 tarihinde Antalya’da Noel Baba Sempozyumu gerçekleştirilmiştir. Her yıl tekrarlanan bu sempozyumlara dünyanın değişik uluslarından din ve bilim adamları katılır. Sempozyumlarda, Anadolu’lu St. Nicholas’ın insan sevgisinden yararlanarak, dini ve inancı değişik tüm insanlara barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılır.
Kafi Baba Türbesi
Kentin doğu yakasında Abdal Musa Müritlerinden Kafi Babanın türbesi bulunmaktadır.15 yy da türbenin bulunduğu yerde Bektaşi Tekkesi ve bir dervişin; evi kurulmuştur. Türbe çevresi, günümüzde ziyaret ve adak yeri olarak canlılığını korumaktadır.
Finike Hamamı
Aykırıçay ağzında kurulan Finike de hamam geleneği M.Ö.5.YY a kadar dayanmaktadır. Antik Lykia kenti Arykanda kalıntıları arasında hamamlar önemli bir yer işgal etmektedir. Anadolu’nun her köşesinde yüzyıllar önce inşaa edilen hamamlardan bazılarının günümüzde hala hizmet vermesi;Türk hamam kültürünün zenginliğinin kanıtıdır. Günümüz yaşam tarzının bizden uzaklaştırdığı bu güzel geleneği yaşatmak için Finike Belediyesi’nce 1993 yılında yaptırılan hamam-sauna tesisleri yerli ve yabancı herkese hizmet vermektedir.
El değmemiş doğası, şirin koyları ile unutamayacağınız bir tatil imkanı…
Created From Alphan Yazılım